24 Ağustos 2011 Çarşamba

Siyah Lale


Kitabın Kapak Resmi



















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:240
Yayınevi:Antik Batı Klasikleri
Yazarın Adı:Alexandre Dumas
Fiyatı:6 TL

Kitabın Konusu,Özeti

Lale çılgınlığının Avrupa’yı kasıp kavurduğu dönemde Hollanda’da bir çiçek cemiyeti kusursuz bir siyah lale yetiştirene büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Lale yetiştiriciliğinin merkezi Hollanda’dır ve bu haber bütün çiçek meraklılarını harekete geçirir. Siyah lale yetiştirmek için uğraşanlardan biri de Cornelius Van Baerle’dir. Uzun süren çalışmalardan sonra üç tane siyah lale yetiştirmeyi başarır.


Jane Eyre

Kitabın Kapak Resmi




















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:510
Yayınevi:Oda Yayınları
Yazarın Adı:Charlotte Bronte
Fiyatı:15 TL

Kitabın İle İlgili

     Jane Eyre Chaslotte Brante’nin kendi hayatından geniş ölçüde ilham alarak yazdığı bir romandır. Eserin kahramanı Jane Eyre de onun gibi mutsuz bir çocukluk geçirmiş, facialar görmüş, hayatın güçlüklerine karşı yılmadan savaşmıştır. Brante kardeşinin acı hayatından, yaşadıkları duygulardan yoğurarak yarattığı bütün eserler gibi bu roman da böyle derin bir zamandan beri nesiller boyunca elden düşmeyen bir eser  olarak kalmıştır.Olay 1800 yıllarında Kuzey İngiltere’de geçer.



Kitabın Konusu,Özeti

10 yaşında öksüz kalan ve babasını da öldü zanneden jane eyre kendisine köle gibi davranan halası tarafından yoksul kızların gittiği katı disiplinli bir yatılı okula gönderirler. 10 yıl kadar kaldığı bu okula sonunda öğretmen olur. Bir süre sonra da Edward Rochester’ın evinde  mürebbiyelik yapmaya başlar. Jane  giderek  zorluklar ve acılar yaşayacak, beş parasız ve evsiz barksız kalacak, erkeklerin egemenliğindeki bir dünyada bir kadının tek başına ayakta kalabileceğini kanıtlamak için savaşacaktır.

21 Ağustos 2011 Pazar

Bit Palas

Kitabın Kapak Resmi
 














Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:381
Yayınevi:Metis Yayınları
Yazarın Adı:Elif Şafak
Fiyatı:23 TL

Arka Kapak Yazısı

Öyle bir şey yap ki, bir daha buraya çöp dökmek istemesinler. Hadi şeker. Beynini çalıştır. Bulursun sen bir şeyler," dedi rakısını gene benden önce bitirirken.
Arkama yaslanıp, bir sigara yaktım. Nedense karıncalar yok bu akşam. Soluduğum duman havaya karışırken, aniden, kendiliğinden, küçük, bit kadar küçücük bir fikir geldi aklıma. 


Kitabın Konusu,Özeti

Bonbon Palas, 60'lı yılların İstanbul'unun Art Nouveau tarzı apartmanlarından biridir. Romanın geçtiği zamanda ise en belirgin özelliği yapısının tarzından çok kaynağı anlaşılamayan kötü kokusu ve önünde biriken çöpleridir. Apartmandaki 10 dairede yaşayan sakinlerin ortak noktaları ve neredeyse tek sohbet konuları da işte bu koku ve çöp meselesidir. 
Apartman sakinlerinin kapı numaraları ve isimleriyle birlikte haklarında söylenecek bir kaç söz şöyle olabilir:
1 numara: Kapıcı dairesi. Musa, Meryem ve oğulları Muhammet. Musa işsiz, suskun ve etkisiz bir adam, Meryem ise kapıcılık görevini layıkıyla yapan güçlü bir karakterdir. Muhammet, babasına çekmiş, okulda sürekli hırpalanan cesaretsiz bir çocuktur.
2 numara: Sidar ve Gaba. Sidar ölümü sorgulayan bir tıp öğrencisidir ve hep aç olan köpeği Gaba'yla beraber yaşar.
3 numara: Cemal ve Celal. Kuaförlük yaparlar. Birbirine tamamen zıt karakterlere sahip ikiz kardeşlerden Cemal gevezeliğiyle, Celal sessizliğiyle bilinir.
4 numara: Ateşmizacoğulları. Hepsinin adı Z harfiyle başlayan beş kişilik, evhamlı ve merak uyandıran Ateşmizacoğlu ailesi perdelerini sürekli kapalı tutar.
5 numara: Hacı Hacı, oğlu, gelini ve torunları. Gelini tarafından pek sevilmeyen Hacı Hacı, yaşları beş buçuk, altı buçuk ve yedi buçuk olan torunlarına devamlı masal anlatır.
6 numara: Metin Çetin ve karısı Nadya. Seslendirme sanatçısı Metin Çetin karısı Nadya'nın müdavimi olduğu pembe dizinin başrol oyuncusuyla ilişki yaşamaktadır. Nadya böcek bilimcisi olarak Rusya'da başarılı bir akademik kariyere sahipken kendini Bonbon Palas'ın 6.dairesinde güzel yemekler yapan bir ev hanımı olarak bulur.
7 numara: Romanın anlatıcısıdır. Siyaset felsefesi öğretim görevlisidir. Karısı Ayşin'den boşandıktan sonra önce Ethel'le sonra da 8 numaradaki Mavi Metres'le ilişki yaşar. 9 numaradaki Su'ya ise İngilizce dersi verir.
8 numara: Mavi Metres. Bir zeytinyağı tüccarının metresidir. Sevgilisi için yemekler yapar, güzel sofralar hazırlar. Süsüne oldukça düşkündür. Kuaförden çıkmaz. Sürekli mavi renkli giyinen çok güzel bir kadındır. Her ne kadar hayal ettiği hayatı yaşaması için tüccarın ölmesini dileyip dursa da bu dileğinin bir gün ani bir şekilde gerçekleşmesiyle kendini büyük bir suçluluk duygusunun içinde bulur.
9 numara: Hijyen Tijen ve kızı Su. Temizlik hastası Hijyen Tijen, 5.sınıfa giden kızı Su'nun bitlenmesiyle komşularının dedikodu malzemesi olur. Su ise romanın anlatıcısı 7 numaraya sırılsıklam aşıktır ve 10 numaradaki Madam Teyze'nin evine girip çıkan tek kişidir.
10 numara: Madam Teyze. Saçlarını sarıya boyatan, makyajsız görülmeyen yaşlı ve süslü bir kadındır. Bonbon Palas'ın sahipleri olan karı-kocadan kalan eşyalar hala bu evdedir. Hijyen Tijen'in kızı Su bir gün bu evdeki garipliğin farkına varır. Evin odaları eski eşyalar ve çöplerle doludur, apartmanda herkesin görmekten bıktığı hamamböceklerinin ve bitmek bilmeyen kötü kokunun kaynağı küçük kız tarafından bulunmuştur. Madam Teyze'nin evi belediye görevlileri tarafından temizlenir fakat bu durum yaşlı kadının ölümüne yol açacaktır.

Bit Palas romanında dikkat çeken en önemli unsur karakterlerin anlatımıdır. Bonbon Palas Apartmanı'nın sakinleri olan bu karakterler yazar tarafından öyle başarılı anlatılır ki kitabı bitirdikten bir süre sonra geriye dönüp hatırladığınızda hepsi yakın bir zamana kadar hayatınızdaymış gibi görüntüleri net bir şekilde zihninizde canlanır.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Baba ve Piç


Kitabın Kapak Resmi



















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:376
Yayınevi:Metis Yayınları
Yazarın Adı:Elif Şafak
Fiyatı:18 TL

Kitabın Yayın Süreci
 Baba ve Piç, Elif Şafak'ın 2006 yılının Mart ayında Metis Yayınları tarafından ilk basımı gerçekleşmiş romanıdır. İstanbul-Amerika arasında, biri Türk diğeri Ermeni asıllı iki aile üzerinden Türk-Ermeni ilişkilerini 90 yıllık bir zaman dilimi içerisinde inceleyen bir romandır. Eserde Türk-Ermeni ilişkilerine her iki cepheden bakılmış, Amerika'daki Ermeni diasporası ile Türkiyede'ki Türklerin birbirlerine bakış açıları Kazan ve Çakmaçıyan aileleri arasındaki tesadüfi ilişkilerle anlatılmıştır. Ayrıca eserde Türk-Ermeni sosyal yaşamı irdelenmiş, Türk ve Ermeni toplumları arasında varolan ortak his ve düşüncelerden de bahsedilmiştir.

Kitabın Konusu,Özeti 

Meşhur bir yazar ve şair olan Ohannes İstanbuliyan ermeni çocukları için “Kayıp Güvercin Yavrusu Ve Asude Bir Bahar Ülkesi” isimli kitabını bitirmek üzereyken, 24 Nisan 1915’te 234 ermeni aydınından biri olarak Çankırı’ya sürgüne gönderilir ve orada ölür. Eşi ve çocukları Sivas’a ailesinin yanına gider, oradan da tehcire uğrarlar. Meşakkatli yolculuk sırasında bebek ve yaşlılar ölür. Ohannes’in oğulları Amerikalı misyonerlerin yardımıyla ABD’ye gönderilir. Sadece küçük kız Şuşan kaybolmuştur. O da İstanbul’da bir yetimhaneye verilir. Şuşan’ın dayısının yanında çıraklık yapan Rıza Selim Kazancı, her şeyini borçlu olduğu ustasına duyduğu minnet hissi dolayısıyla Şuşan’ı yetimhaneden çıkararak onunla evlenir. Ve ondan olan oğluna ustasının ismi olan Leon ismini vermek ister ancak, gelenekler bir Müslüman’a  Leon ismi verilmesine engel olur. O da, Leon’a en yakın isim olan levent ismini verir. Levent bir yaşına geldiğinde, Şuşan’ın ağabeyi  ABD’den gelerek, arzu ederse ABD’ye gelmesini teklif eder. Müslüman olan, kocası ile birbirini çok seven  Şuşan, çocuğunu ve eşini terk ederek ABD’ye gider. Orada mutlu bir evlilik yaparak mutlu yuvalar kuran çocuklar yetiştirir.
Levent ise dışarıya karşı çok iyi saygın bir işadamı olmasına rağmen çocuklarına zulmeden bir baba olur. Çocuklarının tamamı anormal kişiliklere sahip kimseler olup, en normali falcılık yapan, iki cini olan ve ermeni tehcirine ilişkin anlatılanların doğruluğunu cinlerine  teyit ettiren bir kadın olur. Kazancı ailesi erkeklerinin hepsi 40 yaşlarına gelmeden vefat etmektedir. Bundan dolayı Levent Kazancı’nın oğlu Mustafa çok kıymetlidir. Ancak bunalımda olan Mustafa kız kardeşi Zeliha’ya tecavüz eder ve Zeliha’nın ağabeyinden Asya adında bir piçi olur.
Mustafa, eğitim için ABD’ye gider ve orada tesadüfen Şuşan’ın oğlu Barsam’dan boşanan sıradan bir Amerikalı bayan olan Rose ile evlenir. Mustafa, ailesi ve Türkiye ile irtibatını kesmiştir. Rose ile Barsam’ın çocukları Armanuş’a iyi bir üvey baba olur. Armanuş geleneklerine bağlı, okumayı çok seven, kaliteli bir genç kızdır. Diyaspora’daki diğer Ermeni gençleri gibi “Ermeni soykırımı” konusunda bilgili ve bunun ateşli savunucusudur. Babaannesi’nin yaşadığı evi görmek ve nefret ettiği Türkleri tanımak için, Türkiye’ye üvey babasının evine misafir olarak gelir. Evde normal kimse yoktur. Soykırım hikayesini anlatır. Bu konuyu bilen ve onun iddialarına cevap verecek kimse yoktur(evin sakinlerinden biri lise tarih öğretmeni olduğu halde). Daha sonra, gençliğin bulaşabileceği her türlü pisliğe bulaşmış, aykırı bir kişiliği olan yaşıtı Asya (Piç) ile, entellerin takıldığı bir kafeye gider ve Asya’nın arkadaşlarıyla tanışır. Orada da soykırım iddialarını tekrarlar. Bu aydınlar içerisinden de onun soykırım iddialarına doğru dürüst cevap verecek kimse çıkmaz.
Rose, Armanuş’un kendisinden habersiz olarak Türkiye’ye, Mustafa’nın ailesinin yanına gittiğini öğrenince, onu almak üzere Mustafa’yı ikna ederek birlikte ailesinin yanına giderler ve İstanbul’a geldikten 3 gün sonra Mustafa intihar eder.


Arka Kapak Yazısı
Kocanızın izni lazım elbette," diye devam etti sekreter, artık cıvıltılı olmayan sesiyle. "Tabii eğer evliyseniz...?"
Odadakilerin meraklı bakışları üzerinde ağırlaştı. Ne var ki Zeliha'nın yüzünde ne sıkıntıdan eser vardı ne mahcubiyetten. Bu toplumsal işkenceden keyif alıyor değildi elbette ama içinden bir ses başkalarının fikirlerini ve yargılarını umursamamayı öğütlemişti ona. Ne de olsa fark etmeyecekti sonuç olarak. Son zamanlarda bazı kelimeleri kişisel sözlüğünden çıkarmaya karar vermişti, "utanç" pekâlâ bunlardan biri olabilirdi. Bu kürtaja onay verecek bir koca yoktu ortada. Bu çocuğun bir babası yoktu.


Veda


Kitabın Kapak Resmi















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:485
Yayınevi:Everest Yayınları
Yazarın Adı:Ayşe KULİN
Fiyatı:9.90 TL

Kitabın Yayın Süreci

Veda, Ayşe Kulin'in 2007 yılında yazdığı bir romandır. Roman, kısmen gerçeklere kısmen kurguya dayanır ve yer yer biyografik bir yapıya da sahiptir. Kulin'in aile hikâyesini üç nesil öncesinden başlayarak yarı kurgusal olarak aktarmaya başladığı üçlemesinin ilk romanıdır. Ertesi yıl Umut romanıyla seriye devam etmiştir.

Kitabın Konusu,Özeti

Roman, 1920'lerde, İstanbul'un İtilaf Devletleri'nin işgali altında olduğu yıllarda başlar.
Osmanlı Devleti'nin son Maliye Nazırı Ahmet Reşat Paşa'nın konağında gelişen olaylar, ayrıcaOsmanlı Devleti'nin içinde yer aldığı zor ve güç durumu da ortaya koymaktadır.
Saltanat yanlıları ile Milliciler arasına sıkışan Ahmet Reşat Paşa, Millicilere katılmak için can atan Sarıkamış Gazisi KemalKemal'a aşık olan Mehpare, Paşa'nın İstanbul'lu olmaya çalışan karısı Behice, Paşa'nın kızları ve diğerleri.


İstek Kitap Bölümü

İstediğiniz kitapları buraya yorum yazarak belirtiniz..

Umut

Kitabın Kapak Resmi
 














Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:381
Yayınevi:Everest Yayınları
Yazarın Adı:Ayşe KULİN
Fiyatı:16 TL

Kitabın Ünlü Sözü

Hayat Akan Bir Sudur..

Kitabın Konusu,Özeti

Osmanlı’nın gözdesi Bosna bir imza ile elden çıkarken, Kulin ailesi Bosna'dan İstanbul'a göç ediyor, çöken imparatorluğun son maliye nazırı Ahmet Reşat sürgüne gidiyordu.
Sabahat ile Aram'ın aşkı ise tehcir olaylarının acısına yenik düşmeyecekti. yeni bir cumhuriyet, yeni bir şehir ve yeni bir yuva kurulurken hayat hep akan bir suydu Sitare, Muhittin ve herkes için...
Savaşlar, yıkımlar, sürgünlerin ardından umut geliyor. umut "hayat akan bir sudur"'da kulin, veda ile başladığı osmanlı ailelerinin yaşamına, bu kez de cumhuriyetin yeni kurulmakta olduğu sancılı yıllarda tanıklık ediyor. akıp gitmekte olan günlük hayat derinden değişmekte, bu değişim aşklara, dostluklara, aile ilişkilerine, her şeye yansımaktadır.

Gün Olur Asra Bedel


Kitabın Kapak Resmi
















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:419
Yayınevi:Ötüken Yayınevi
Yazarın Adı:Cengiz Aytmatov
Fiyatı:18 TL

Kitabın Ünlü Satırı

Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi... Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı Özek uzar giderdi. Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı. Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider, gelirdi...

Kitabın Konusu,Özeti

  İkinci Dünya Savaşı'ndan beri arkadaşı ve en yakın dostu Kazangap'ı, vasiyeti üzerine, atalarından miras kaldığına inandığı ve kutsal bildiği Sarı Özek bölgesinde bir mezarlığa gömmek istemesinin ve bu süreçte yaşadığı çelişkilerin öyküsüdür.

 Gün Olur Asra Bedel, Cengiz Aytmatov'un bir romanıdır. Roman, geleneklerini korumaya çalışan insanları anlatır. Komünizm sırasında yaşanan anılar, insanların kutsal saydığı şeylerin yok sayılması, aşkın sorgulanması romanın değindiği konulardır. Komünizm materyalist düşünce yapısı ile hayata bakmış, cenneti dünyaya getirmeye çalışmıştır. Elbette bunun içinde cennet var olsun ya da olmasın insanlara yaşadıkları cehennemi değiştirmenin kendi ellerinde olduğunu anlatma çabası içinde olmuştur. Kitaba kısaca mankurtlaşma ile geleneklerini koruma arasındaki insanların hikâyesi de denebilir.

Kar

Kitabın Kapak Resmi
















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:428
Yayınevi:İletişim Yayınevi
Yazarın Adı:Orhan Pamuk
Fiyatı:26 TL

Kitabın Yayın Süreci

Orhan Pamuk,bu kitabını postmodern olduğunu ve aynada gözüken şeyleri, aynayı dürüstçe tartıştığını söylemektedir. Kitabında kendisinin Türkiye'nin hikâyelerini anlattığını belirtmektedir.

Kitabın Konusu,Özeti

Romanda, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumlardan en sorunlusu olmaya meyilli olan “İrtica ve Başörtüsü” konusunun örneklendirerek açıklanması, ülkemizin içinde bulunduğu büyük sorun ve örümcek kafalı kişilerin nasıl masum ve saf Türk halkını kandırdığını ve kendilerine tapınılacak duruma getirdiklerini anlatmaktadır. Bir diğer açıdan ülkemizin nasıl bu durumdan aciz kaldığı bazı konuları verse de, bu konularda duyarlı olduğunu, görevli kişlerin konulara dikkat ve titizlikle yaklaştığını, ancak bazı insanlarımızın burada sömürüldüğünü ana tema olarak işlenmiştir.

Suç ve Ceza

Kitabın Kapak Resmi















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:591
Yayınevi:Antik Batı Klasikleri
Yazarın Adı:Dostoyevski
Fiyatı:16.50 TL

Kitabın Yayın Süreci

Suç ve Ceza,Dostoyevski'nin romanlarından biridir. Orijinal ismi Prestupleniye i Nakazaniye dir. Roman ilk olarak 1866'da Rus Habercisi adlı edebiyat dergisinde yayınlandıktan sonra cilt haline getirilmiştir. Dostoyevski'nin Sibirya'da cezaevinden döndükten sonra yazdığı roman, yazarın en uzun ikinci romanı olma özelliği taşır. Bununla birlikte yazarın olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır.

Kitabın Konusu,Özeti
Fakir bir genç olan Raskolnikov, başarılı olmasına rağmen hukuk fakültesini maddi sebeplerden ötürü yarıda bırakmak zorunda kalmıştır.Paranın, parayla ne yapılacağını bilmeyen, insanlık ailesine parazit olan aşağılık insanların elinde iken, toplumun gelişmesine büyük katkılar sağlayabileceklerin para sıkıntısı çekmesinin yanlış bir düşünce olduğunu düşünmektedir. Bu yanlışlığı düzeltmek üzere yaşlı ve zengin olan bir tefeciyi, görgü tanığı bırakmamak için öldürür. Kimsenin kendisini görmediğini ve geride bir iz kalmadığını bildiği halde, Raskolnikov müthiş bir tedirginlik içine düşer. İnsanlığını, masumiyetini yitirmiştir. Temiz kalpli Sonya'ya suçunu itiraf eden Raskolnikov, polise de teslim olur ve cezasını çekmek üzere Sibirya'ya gider.

19 Ağustos 2011 Cuma

Şeker Portakalı


Kitabın Kapak Resmi



















Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:183
Yayınevi:Can Yayınevi
Yazarın Adı:Jose Mauro De VASCONCELOS
Fiyatı:14 TL

Kitabın Yayın Süreci

Şeker Portakalı José Mauro De Vasconcelos'un 1968 tarihli romanı. Fakir bir aile çocuğu olan Zeze'nin yaşadığı olayları anlatan kitabın ardından yazar Güneşi Uyandıralım ve Delifişek kitapları seriyi devam ettirmiştir. Kitap 12 günde yazılmıştır.

Kitabın Konusu,Özeti

Yaramazlığıyla tüm mahallede adından söz ettiren ve ailesinin kendisini daha fazla olay yaratmaması ve kendilerinin biraz daha rahat edebilmeleri için kendisini daha beş yaşında okula göndermelerinden şikayet eden Zeze,en çok sevdiği kardeşi olan Luis devamlı gezerdi.Zaten insanın ailede biriyle daha çok ilgilendiğini ve bununda Luis olduğunu söylerdi.Ama abisi Totoca ile birlikte de gezerlerdi.
Zeze devamlı Edmundo dayısıslagörüşür ve ondan çok şey öğrenirdi.Ona göre o bir kültür abidesiydi.Her gitttiğinde kendini geliştimesi bakımından bayağı mesafe katediyordu.
Noel yaklaşıyordu.Ve bütün şehirdeNoel’in yaklaştığını gösteren olaylar gelişiyordu.Bütün dükkanlar daha canlı, daha farklıydı.Yalnız Zeze ailesinin maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle bu heyecanı yaşayamıyordu.Bir kamyon dolusu oyuncak dağıtılacaktı.Bu oyuncaklardan alabilmeri için oyuncakların dağıltıldığı ve çok mesafade bulunan bu yere gitmeleri gerkiyordu.Ve de kardeşiyle birlikte gittiler.Bu yere vardıklarında oyuncak kalmamıştı.dolasyısıyla Noel’I armağansız geçirdiler.Bu durumdan şikayetçi olan Zeze homuldanırken babası duydu.Babası bu olay üzerine bir köşeye çekilip çok üzüldüğü anlaşılırcasına oturdu.Zez babasını orda olduğundan haberdar değildi.Kemdisini affettirmek için boyacı sandığını kapıp para kazanmaya gitti ve babasına sigara getirdi.
Zez’nin okumayı daha küçükken öğrenmesi ailesinde herkesi şaşırtmıştı.Zaten ilk başta herkes onun duyduklarını ezberlediğini sanıyordu.Okumayı bilmesi ve birazda onun yaramazlığından kurtulmakiçin onu okula kaydettirdiler.Okulda öğtetmeninin en çok sevdiği öğrenci Zeze idi.Çok başarılıydıve de çok sessizdi.Evde yaptığı yaramazlıkları okulda yapmıyordu.
Taşınacaklardı.Yeni evlerine gittiler.Gloria eve doğru koşmaya başladı ve hintkirazı ağacına sarılıp o ağacın onoun olduğunu söyledi.Diğer kardeşi de aynı şeyi demirhindiye yaptı.Ve Zeze ‘ye de arkadaki küçük bir şeker portakalı fidanı vardı.dikensiz olduğu için onu seçti.Ablası onun çok genç olduğunu ve küçük fidanın da onunla büyüyeceğini söyledi.
Zeze devamlı küçük fidanın yanına gidip kendi kendine konuşuyordu.Sonunda bu küçük fidan Zez’nin sorularına cevap verdi.Bu olayda sonra Zeze deavamlı fidanın yanına giderek onunla dertleşiyordu.
Zeze okula giderken arabaların arkasına takılarak “Yarasa” dedikleri işi gerçekleştiriyorlardı.Yalnız, bir araç vardı ki hiçkimse yanaşamıyordu.Zeze birgün bütün cesaretini toplayıp arabanın arkasına atladı.ama arabanın sahibi arabadan indi veZeze’yi fırçaladı.Zeze bu olaydan sonra daha da yarasa yapmaya cesaret edemedi.
Zeze yaptığı yaramazlıkların birisi sonucunda ayağını bir cam parçasıyla yarmıştı.Bunu farkeden O Portekizli adam ki Zeze’yi arabasına bidiği için fırçalamıştı hemen onu arabasına bindirip onu okula bıraktı.daha sonraları sık sık buluşup arabayla gezmaye başladılar.Zeze bu Portekizli adamı çok sevmişti ve de çok samimi olmuştu.Hatta ondan ismini değiştirmesini istemişti.
Evde yaptığı yaramazlık sonucu babası ve ablası ağzı burnu kırılıncaya kadar dövdüler.Okulda kimse durumu anlamasın diye okula göndermediler.Bu yüzden Portrkizli adamın da yanına gidemiyordu.Dünyada en çok sevdiği kişinin bu adam olguğunu düşünüyordu.Bu yüzden bu adamdan onun babası olmasını istiyordu.
Totoc paraya ihtiyacı olduğu için Zeze’ye gelip ondan para istedi.Ama Zeze ona para vermemeye kararlıydı.Totoca para verirse ona iki önemli şey söyleyeceğini söyledi.Şeker portakalı ağacının bulunduğu bahçenin yol için kullanılacağı ve dolayısıyla buradaki fidanların kesileceğini söyledi.
Birgün Zeze okulda öğretmenin sorduğu soruyu cevaplarken geç kalan arkadaşı içeri girdi.Portekizli adamın arabasının Mangaratiba adlı trenin altında kaldığını ve büzden kendisini geç kaldığını söyledi.Bunu duyan Zeze izin almadan olay yerine g,tti ve gerçeği öğrendi.hayatınd aen çok sevdiği adamı yani babası olmasını istediği kişiyi kaybetmişti.Totoca onu bir evin önünde oturuken buldu.ateşler içerisindeydi..Hemen eve götürdü.evdekiler onun yine numara yaptığını sanıyorlardı.Daha sonra bunun gerçek olduğunu anladılar.Hiçbirşey yiyemiyor,hiçbirşey içemiyordu.Bütün mahalle onon ziyaretine gelerek onsuz mahallenin çok sıkıcı çok cansız olduğunu söylüyordu.Totoca ona kötü haber verdiğini ve bu yüzden kardeşinin bu hallere düştüğüne inanıyordu.Bu yüzden vicdan azabı çekiyordu.
Babası ümlü bir şirketin amirliğine atanmıştı.Zeze’yi karşısına alıp ona artık bu sefaletin bittiğini ve bundan sonra acı çekmeyeceğini söyledi.Ayrıca Şeker portakalı fidanının kesimini de erteltttiğini söyledi.ama Zeze için şeker portakalı kesilmişti.Çünki onun manevi babası Manuel Valaderes ölmüştü. 


Kitabı okuyanlardan yorum bekliyoruz..

İSKENDER


Kitabın Kapak Resmi























Kitap Bilgileri
Sayfa Sayısı:443
Yayınevi:Doğan Kitap
Yazarın Adı:Elif Şafak
Fiyatı:24 TL

Kitabın Yayın Süreci


Yazar, kitabı yazmaya İstanbul'da başladı, Londra'da devam etti ve bir buçuk yılda bitirdi.İskender, İngilizce yazıldı ve Omca Korugan tarafından Türkçeye çevrildi fakat Şafak, Türkçe çeviriyi alıp yeniden yazdı. Romanın kapağında İskender olarak yer aldı ve bunu, "Daha önce bir kadın yazar, erkek kahramanın kılığında kitabının kapağında yer aldı mı bilmiyorum ama 1,5 yıldır hep İskender olmanın nasıl bir şey olduğunu düşündüm, ister istemez İskenderleştim." sözleriyle açıkladı. Şafak, yazdıkça kendini karakterlerinin yerine koyduğunu, kitapta on karakter bulunduğunu ama en çok İskender'i anlamakta zorlandığını vurguladı.Ayrıca Şafak'a göre, kendisi İskender'i yani bir aile hikâyesini ancak anne olduktan ve 40 yaşına yaklaşınca yazabilirdi. Kitap, Uğurcan Ataoğlu tarafından tasarlandı ve Şafak, ilk kez bir erkek ağzından kitap yazdığını kendisine söyledi. Böylece "Elif’ten nasıl bir erkek olurdu?" sorusu oluştu.Nihayetinde İskender'in kapağında Şafak, romana adını veren karakter olarak yer aldı.
İskender, Doğan Kitap tarafından 1 Ağustos’ta çıkacağı duyuruldu fakat ilk baskısı 200 bin yapıldı ve matbaadayken internet kitapçıları ve kitabevleri tarafından toplamda 165 bin tane sipariş aldı. Bu nedenle Doğan Kitap, kitabı belirlediği tarihten önce piyasaya çıkarmak durumunda kaldı.Kitap, Penguin ve Viking tarafından 2012 senesinde İngiltere’de ve ABD'’de peş peşe basılacak.


Kitabın Konusu,Özeti

İskender, bir Elif Şafak romanı. Temmuz 2011'de Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Kitap,Türk-Kürt kökenli, Londra'ya göç etmiş bir aile üzerinden göçmenlerin durumunu anlatmaktadır ve adını İskender karakterinden almaktadır. İngilizce olarak yazılan roman, Türkçeye Omca Korugan tarafından çevrildi. Diğer romanlarında olduğu gibi bunda da Şafak, tasavvufa bir alt damar olarak yer verdi ve İskender'i, önceki çalışmalarına göre edebi olarak çok daha "olgun bir ses" olarak yorumladı.




Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More